20 Aralık 2009 Pazar

Angut olmalı...


'Bakma öyle angut gibi..' deriz birisi bir şeyi anlamadığı, boş boş baktığı zaman. Hatta genelde dalga geçmek için kullandığımız bir kelimedir.
Angut aslında bir kuştur. Ve öylesine sevgi dolu, öylesine başka türlü bir ruhtur ki her birimizin birer angut olası gelir.

İnternetten gelen bilgiye göre:
"angut kuşu, aslında çok ürkek bir hayvandır. Ancak bu kuşlar eşlerine öylesine bağlıdırlar ki eşi öldüğü zaman öylesine derin bir yasa girerler ki eşinin başından bir dakika ayrılmazlar. Yanına yırtıcı bir hayvan da gelse, herhangi bir başka canlı da asla eşinin ölüsünü terk etmezler, daha doğrusu asla eşini terk etmezler.
Gözleri eşlerine dikili, ölene kadar nöbet tutarlar. Kendileri de ölene kadar..."

Nasıl bir sadakat, nasıl bir sevgi değil mi? Hem de yemin etmeden. Biz insanlar gibi türlü türlü sözler vermeden. Gerçek sevgi lafta değil davranışlardadır demek ki.
Bu canlıların yaptığı en büyük angutluk ise aslında sevdiğinin ölüsünü bile kendini ölüme bırakarak terk etmemesidir.
Günümüz aşklarına bakınca insanın angut bir eş, sevgili edinesi geliyor. Fazla fazla büyük laflar etmeyen, angut gibi özgür ama bağlı olan, yan yana uçan, ekmeğini bölüşen, birbirini asla yalnız bırakmayan ve ölümcül bir sadakatla bağlı olan. Tamam, ölüm kısmı biraz fazla kabul ediyorum ama oraya kadar herşey harika!
Angut kuşlarına daha fazla haksızlık etmemeli. Dalga geçmek bir yana, onları örnek almalıyız hatta.
Angut bir hayat arkadaşınız olmalı. Sadık, sevgi dolu, aşık ve asla sizi bırakmayan!
Angut bir hayat arkadaşınız olmalı. Boyundan büyük sözler vermeyen, aşkını sözlerle değil davranışlarıyla ispat eden. Angut kadar konuşsa yeter. Hatta hiç konuşmasa ama gerçekten sevgi dolu davransa.
Angut bir hayat arkadaşınız olmalı. Gözü dışarda olmayan, gözü eşinden başkasını görmeyen.
Angut bir hayat arkadaşınız olmalı. Sizin için ölümü göze alan.
Angut olmalı...

Özgün Öztürk, 21 Haziran 2009, Yeniasır

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder