30 Eylül 2010 Perşembe

Melekler ve An üzerine...Mesajdır.


Akarak yaşamalı…
Bugünü, an’ı…
Dün dünde kaldı. Dünün acısı, sevinci, keşkesi…
Yarın ise yarında hala. Yarının beklentisi, hayalleri, acabası…
Bugün , tam da şu an’ı yaşamalı.
Akarak, hakkını vererek.
Hayat an’lardan oluşur hepimizin bildiği gibi, her yerde söylendiği gibi.
Ama hissetmeli.
An’daki ışığı, sevgiyi, MELEĞİNİZİ…
Fark etmeseniz de, farkında olmadan incitseniz de onlar oradadırlar, koşulsuz sevgileriyle…
Yol göstericinizdirler, bilgelikleriyle…
Kahramanızdırlar, koruyuculuklarıyla, sessizce destekleriyle…
Mesajcıdırlar, fark ettirmeden meleksi şarkılarıyla…
Ve yüzünü sadece onlara dönmeli,
Meleklerin yol göstericiliğine kendini teslim etmeli…
Ne geçmişle oyalanmalı, ne gelecekle.
Sadece bugünü yaşamalı sevgiyle…
Hayat an’lardan oluşur,
Hayat koşulsuz sevgiden oluşur,
Hayat meleklerin ışığıyla yolumuzu aydınlatır,
Hayat an’dır.

26 Eylül 2010 Pazar

gaz lambasının ışığında...


Gaz lambasının aydınlattığı bir odada gibiyim.
Tuhaf bir loşluk, lambanın alevinin duvarlardaki korkutucu yansıması. O küçücük alevin ahenkle dansının duvarda bir gulyabaniye dönüşmesi…
Başımı hızla lambaya çeviriyorum. Sanki duvarlara bakmadığımda o korkunç kabuslar da kaybolacak gibi.
Lambaya, sadece onun ateşine baktığımda ise ateş büyüyor ve beni içine çekiyor sanki.
Lambada mı duvarda mı boğulmalı bilemediğim bir gerçeküstülük hali…
Sadece ateşi görmek, gerisini unutmak istiyorum ama olmuyor. İnsanım ve meraklanıyorum.
Gözlerim yeniden duvarlara kayıyor.
Gölgelere…
O kötü haberlere.
“Gerçek değil onlar “ diyorum.
“Bakma sen onların korkunçluğuna, sadece ışık oyunu bu, sadece kötü bir rüya” diyorum…
Ama…
O küçücük, o aciz, o eski bir halta benzetemediğimiz gaz lambası var ya…
Azalan gazı ve küçülen aleviyle duvarları daha da çekilmez kılıyor sanki…
Tuhaf bir his benimkisi.
Korkuyorum bu odadan, bu loşluktan, bu yansımalardan.
Güneşe çıkmak, günüm aydın olmak istiyorum.
Herşeyi net görmek istiyorum.
Gölge oyunlarının olmadığı, herşeyin her ayrıntısıyla gözümün önünde olduğu…
Bu gaz lambalı loş odadan çıkmak istiyorum.
Gerçekleri görmek ve yaşamak.
Artık gün doğsun istiyorum. Karanlıktan çıkmak…
Gaz lambasını duvara fırlatmak istiyorum. Hem gulyabanileri hem o şekilsiz ateşi yok etmek.
Derin bir “ohhhh” çekip tekrar güneşi yüzümde ve ruhumda hissetmek.

23 Eylül 2010 Perşembe

Pardon

Pardon, ben tamamen yanlış anlamışım,
Sen de beni sevdin sanmışım.
Ben gerçekten çok yanılmışım,
Bilmeden seni çok sıkmışım,
Çok pardon,
Ben eşeklik yapmışım!
2312

9 Eylül 2010 Perşembe

Habersiz Veda

En fenası budur belki,
Hiç senin olmamış sevgilinin seni yüreğinden silmesi.
Hiç aklından çıkaramadığının artık seni düşünmemesi.
Tüm hayallerinin içine koyduğunun artık başka rüyalarda olması.
"Acabalar" nedenini bile anlamadan çıkarken kapıdan,
"Keşkelerin" sen fark etmeden sessizce içeri girmesi.
Alt üst eder seni habersiz vedası.
Tek kelime etmeden,
hiç konuşulmadan sessizce başka bir yüreğe akışı.
Sevgili olmadan sevdiğinin sessiz terk edişi...912

7 Eylül 2010 Salı

Kıyam.

Hayatımın kıyametini yaşıyorum bugünlerde. Cennetimi yaratıyorum sükunetle.
Aynen kelime anlamındaki gibi kıyam yaşıyorum,
Ölmeden diriliyorum, ayağa kalkıyorum.
Elimde bir elek,
Sallıyorum da sallıyorum,
Kurtlarla kuzuları ayırıyorum.
Üstte kalanları başımın üstünde taşıyorum,
Yol arkadaşlarımı seçiyorum.
Benim koymadıklarımı ise Tanrı koyuyor olmaları gereken yere,
Başımın üstüne, taç şeklinde.
Şükür ediyorum bugüne…
712