26 Şubat 2010 Cuma

10.000TL


İlk şiirimi yazdığımda ilkokuldaydım. Orhan Gencebay şarkısından mı esinlenmiştim bilmiyorum ama yazmıştım.

“Batsın bu dünya,
Bana bile yer yok.
Yer olsa bile almazlar ki…
Batsın bu dünya,
Bana bile yer yok.
Yer olsa bile kovarlar ki…”


Türkün aklı tuvalette çalışır misali anneannemin evinin bahçesindeki tuvalette yazdığım bu şiiri aileme okuduğum anı hatırlıyorum. Koşarak eve girişimi, anne ve babamın “aferin” deyişlerini…
Şimdi düşünüyorum da ne kadar pesimist bir şiirmiş o yaşta. Anne ve babamın sürekli oradan oraya sürülmeleri miydi buna sebep, okul değiştirmekten sürekli kaybettiğim dostlarım mı bilmiyorum.
Bugün baktığımda ülkemin haline, az bile demişim diyorum kendi kendime.
Ne bana yer var bu ülkede, ne de maden işçilerine.
Öğretmenlerin sürülmesi , evlerin oradan oraya taşınması kadar basit bir hadise ölmek bu ülkede.
Maden işçisi olmak ve ölmek kolayca…
Kömürleri dağıtır gibi dağıtmak tazminatları kalan sağlara…
Ölülerin tazminatları bunlar, biten yaşamlar onlar, kimin umurunda…
Maden işçisi olmak belki de hayalet gibi yaşamak bu çağda.
Hiç yokmuşcasına, var olmamışcasına…
Ve yokluğunuzun tescil edilmesi 10.000TL tazminatla.
İnsan canının 10.000TL ettiği yurdumda çocuk benin, çocukken benin böylesine pesimist olması doğal belki de.
Öğretmen bir anne babanın çocuğuysa,
hele ki de babası solcuysa,
başına onca gelenlerden sonra…

15 Şubat 2010 Pazartesi

Kutu kutu pense...


Kutu kutu pense, elmamı yese, arkadaşım Ayşe arkasını dönse derdik ya biz küçükken, arkamı dönesim var fazlaca büyümüşken.
Dönsem arkamı ve görmesem bu olanları.
Duymasam tüm olup bitenleri.
Kutu kutu penselerin içine saklasam tüm bu tuhaf dünyayı.
Görmesem kutu kutu televizyonların içine hapsolmuş hayatlarımızı…
Fark etmesem ülkemdeki tuhaf gidişatı.
İzlemesem her televizyon kanalındaki evlilik programlarını.
Evlilik programı olmazsa yemek programı verelim mantığını es geçebilsem mesela…
Aramasam tüm bu saçmalığın içinde çocukluğumun kutu kutu gelecek hayallerini, böyle bir dünya sahnesi hayal etmediğimi…
Uyansam tüm bunlardan hepsi korkunç bir kabusmuş gibi.
Ülkem satılmasa yabancılara.
Tekel işçilerinin sesini sokakdaki tüm insanlar duysa.
Bana dokunmayan yılan hiç yaşamasa!
Halkım gittikçe aptallaştırılmasa.
Ve ben uyansam bu kabustan ve her şey bir rüya olsa.
Atatürk’ümüzün kemikleri sızlamasa.
Her şey sadece onun hayallerindeki gibi kalsa… ve olsa…
Ve ben hala çocuk olsam…
Kutu kutu pense desem ve arkadaşım Ayşe arkasını dönmese tüm bu olup bitene.
Hatta tüm arkadaşlarım sahip çıksa memleketine…

Temassız Aşk!

Ne ilksin


Ne de son olacaksın.

Sen de o hayal kırıklıklarındansın.

Girişte gülümseten,

Gelişmede heveslendiren,

Sonuçta hüzünlendiren.

Tek farkın,

Başlamadan son bulansın.

Şaşırtan, asla anlayamadığımsın.

Ne diyeyim be temassız aşk,

Canın sağ olsun.

1216