5 Şubat 2011 Cumartesi

İnsan Ol Azizim(!)



Bu senin kalemini ilk kez silah olarak kullanışın değil aslında.

Sokak köpeklerini de hedef gösterdin defalarca.

Bu senin vakıf olmadığın konularda ilk kez yazışın değil aslında.

Şaşırmamalı ahlak konusunda yazmana.

Dikkatimi en çok çeken şeyse,

Hedeflerini hep kendini savunamayacak olanlardan seçiyor olman.

Kah ağzı dili olmayan sokak köpeklerini

Kah artık konuşamayacak olan ölmüşleri…

Çünkü kendilerini savunamazlar,

Çünkü sana hak ettiğin tokadı atamazlar,

Sanıyorsun ya sen,

Yanılıyorsun azizim(!),

Fena halde yanılıyorsun!

Bu sefer kaleminle kendini vurdun sen!

Sokak köpeklerine bir avuç hayvansever sahip çıktı sadece diye rahattın elbette.

Ama Defne’ye “ÖLÜYE SAYGISI OLAN” her insan evladı sahip çıkıyor ülkemde.

Allah bile kullarını koşulsuz severken, yargılamazken,

Sana mı kalmış yargılamak,

Ahlak dersi vererek sevdiklerinin ciğerlerini kanırtmak?

İnsan ol azizim(!) sen,

Önce insan!

9 Ocak 2011 Pazar

Teni tenime, nefesi nefesime...

Gün gelir ,

Yoksa yokum dediğin gitmiştir.

Nefesi nefesimdir dediğinin hayatındaki nefesi bitmiştir.

Teni tenime,

Nefesi nefesime dediğin

Artık başka tenledir,

Nefesi bir başkasına can vermektedir.

Canın yanar, ruhun kanar.

Ve gün gelir,

Acı biter.

Nefesin artık senindir.

Yoktur ama varsındır.

Şaşırırsın,

Hala hayattasındır.

2 Ocak 2011 Pazar

Kim tutuyor beni?

Ben de isterim tuzum kuru olsun,

Dünyadaki tek derdim “Ne giyeceğim” olsun.

Ben de isterim “geniş” olayım,

Sadece ve illa ki “kendim” için yaşayayım.

Ben de isterim “muhtaç kadını” oynamak,

Yapabildiğim birçok şeyi adamlara yaptırmak,

Kendimi daha kadın,

Onları daha adam yapmak.

Ben de isterim “sorumsuz” olmak,

Sorumlulukları adamlara yükleyip

Daha da kıymetli olmak,

El üstünde tutulmak.

Eee, kim tutuyor beni?

110102

Uyandım

Tuhaf uyandım bugün.

Kabuslarla uyumaya çalışırken kendimle konuşarak uyandım.

“Neden yapıyorsun bunu kendine?” dedim kendime.

Soru buydu belki de.

“Bilmem” dedim.

“Neden sevmiyorsun kendini ?” dedim sessizce.

İşin sırrı bndaydı belki de: ”Önce ben” diyebilmekte, önce kendini sevebilmekte…

Hafif tebessüm ettim,

“Deniycem” dedim.

Gülümsedim kendime, “Günaydın dünya” dedim herkese.

Onlar hala uyuyorlardı,

Olsun…

Benim erken uyandığım iyi oldu.

Konuştum kendimle.

Ve söz verdim en çok kendimi seveceğime.

3.1.2011, 6:41 a.m.

1 Ocak 2011 Cumartesi

Kaf Dağı'nın ardında?

Yürüdüm yürüdüm, dere tepe düz gittim.

Nice dağları geçtim,

Nice denizler aştım.

Kaf Dağı’nın ardına bile baktım.

Aradım durdum bulamadım.

Şeytan aldı götürdü,

Satamadı getirmedi.

Peki ama benim diğer yarımı kim ne etti?

Hani şu kitaplardaki ruh eşimi?

Yoksa onlar sadece masal mıydı?

Ve bizler sürekli kandırıldık mı?

Bir elmanın iki yarısı yok muydu?

Vazgeçsem de aramaktan,

Vazgeçmedim inanmaktan.

Özgür bıraktım ya,

Biliyorum ki o gelecek bana.

Ruh eşim, diğer yarım.

Bir yastıkta kocamasak da olur,

Tam olalım da…

29 Aralık 2010 Çarşamba

Kendine kız be insan!

Sen manalar yüklersin karşındakine,


Sen alırsın çıkarırsın göklere,

Sen taşırsın başının üstünde,

Kimse senden bunu istemediği halde.

Sonra bir gün fark edersin ki,

Sadece sen abartmışsın herşeyi.

Ve bu onun suçu değildir aslında,

Sen yüklemişsindir bu misyonu ona.

Kendi kendine hayal edip,

Kendi kendine hayal kırıklığı yaşamışsındır aslında.

Kendine kız be insan,

Senden başka kimsenin suçu yok bu planda!

23 Aralık 2010 Perşembe

Olmak ya da Olmamak.

Mesele sırtını sevgiliye manevi olarak da dayamamakta belki de,

Sevdiğinden maddi beklentin olmadığı gibi,

Manevi beklentin de olmaması gerekli.

Sevgili adı üstünde sadece seven kalmalı,

Ne yanında olmalı

Ne sen hayatla boğuşurken güç vermeli

Ne de senin dertlerin onu ilgilendirmeli.

Mesele bir insanla yan yana yola çıkarken onu da kendin gibi düşünmemekte belki de,

Tıpkı onun gibi olabilmekte.

Sadece kendine ait bir dünyada yaşayan,

Birini seven ama daha çok kendini seven,

Sevdiğinin dertlerini sormayan ama kendi dertlerini ona yükleyen biri olabilmekte.

Tıpkı Shakespeare’in dediği gibi:

"Olmak ya da olmamak, işte bütün sorun bu!

Düşüncemizin katlanması mı güzel

Zalim kaderin yumruklarına, oklarına

Yoksa diretip bela denizlerine karşı

Dur, yeter demesi mi?”

Bence de olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu!

Günümüzün sıradanlaşmış sevgi ve aşk kelimelerini bonkörce kullanmak ya da kullanmamak hak edene ya da etmeyene, işte bütün mesele bu!

22 Aralık 2010 Çarşamba

Boşlukları Doldurun!

“Boşlukları doldurun” der ya testte,

Uygun kelimeler yazmaya çalışırız ya hani o boşluklara,

Bazen biliriz bazen bilemeyiz ya,

Boşluk doldurasın diye sevilmek de bu teste benzer.

Ve boşluk doldurmak için birinin adını koyduğunda yüreğine,

Bilmelisin ki cevap her zaman “yanlıştır”.

Ve o boşluğa kondurduğun insana haksızlıktır.

Başka biri için yüreğin çarparken,

Sırf o seni ilgisiz bıraktığı için yüreğinde bir boşluk varken,

Yazık etme kimseye,

Onun yüreğini harcama diğer sevgiliyi beklerken oyalan diye.

Canı beter yanacaktır bu haksızlığı fark ettiğinde.

Bunu yapma hiç kimseye!

21 Aralık 2010 Salı

canından can.

canından can koparken kayıtsız kalabilir mi insan?
o can başka bir canınsa da canından can kopar mı?
kopar...
hem de öyle bir kopar ki... 
etinden et kopar, canından can.
neden diye sorgularsın?
neden o?
ve canın yanar da yanar...
kahrolursun, kahrından vücudun sızlar.
çaresizlikten kahrolursun, elin kolun bağlıdır.
ve dua edersin sadece...
bir medet umarsın herşeyin planlı olduğunu bildiğin halde.
çabalarının bile...
yakarırsın "Allah'ım lütfen ağrısını hafiflet, lütfen acısını azalt" diye...
 
Boxime.

12 Aralık 2010 Pazar

Oyun Hamuru

Öyle bir sev ki,
Sevgiliye oyun hamuru muamelesi yapma mesela,
Elinde yoğuracağın bir şey olmasın sevdiğin.
Onun kenarlarını köşelerini de sev mesela,
Sivrilikleri canını yaksa da.
Elde ettim, artık istediğim şekli veririm nasıl olsa deme mesela,
Çünkü o adı üstünde sevgili, çamur değil yani.
Seviyorsa seni zaten canını yakmayacaktır,
Kendiliğinden köşelerini yuvarlaklaştıracak,
O da olmuyorsa sırf senin için koruyucu bir bant takacaktır sivriliklerine,
Seni kendinden bile koruyacaktır yeri gelince.
Ve unutma,
İstediğin şekli verebildiğin bir hamursa karşındaki,
Yarın da alacaktır başka birinin verdiği şekli.